İzmir Tabip Odası’nında bileşenlerinden olduğu İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, İstanbul’da çok sayıda bebeğin, aralarında hekimlerin ve sağlık çalışanlarının da olduğu bir çete tarafından tıbbi gereklilik olmadığı halde anlaşma yaptıkları özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakım ünitelerine yönlendirildiği, bu sayede Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan ve ailelerden haksız kazanç elde edildiği ve daha vahimi bebeklerin bir kısmının yoğun bakım takipleri sırasında hayatlarını kaybettiği ile ilgili 22 Ekim 2024 tarihinde bir basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasına İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhun Özyurt, Genel Sekreter Dr. Nuri Seha Yüksel, Yönetim Kurulu Üyeleri Uzm. Dr. F. Yüce Ayhan, Uzm. Dr. İnan Mutlu, Uzm.Dr. Şükriye Kaplan Uzunoğlu, Prof. Dr. Dilek Yeşim Metin, Prof. Dr. Gül Ergör ve diğer kurum temsilcileri katıldı.
Ortak Basın açıklaması İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Nuri Seha Yüksel tarafından okundu. Dr. Nuri Seha Yüksel, “İstanbul’da çok sayıda bebeğin, aralarında hekimlerin ve sağlık çalışanlarının da olduğu bir çete tarafından tıbbi gereklilik olmadığı halde anlaşma yaptıkları özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakım ünitelerine yönlendirildiği, bu sayede Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan ve ailelerden haksız kazanç elde edildiği ve daha vahimi bebeklerin bir kısmının yoğun bakım takipleri sırasında hayatlarını kaybettiğine ilişkin haberler kanımızı dondurmuş, hepimizde derin bir üzüntü ve öfkeye yol açmıştır. Karşımıza çıkan bu dehşet verici durum, hekimlik değerleri bir yana insanlık değerleri ile bağdaşmamaktadır. Meslek etik kurallarını ihlal ederek hekimlik mesleğinin saygınlığına, onuruna, kutsallığına leke sürenler ve sağlık çalışanlarına ilişkin güven duygusunu zedeleyenler, bebeklerin ölümüne neden olan ve halkın sağlığını riske atanlar hak ettikleri cezaları almalıdır. Kamu yöneticilerinin sistemin yarattığı bu kara tabloyu, işini hakkıyla yapan hekim ve sağlık çalışanlarına yükleyerek, suçu üstlerinden atma çabaları gerçeğin üstünü örtme gayretinden öte değildir.
Gerçek, sağlıkta dönüşüm programının halk sağlığı üzerindeki yıkıcı etkisidir. Gerçek, koruyucu sağlık hizmetlerinin yok sayılmasıdır. Gerçek, aşı bulamamak, ilacı parasız alamamaktır. Gerçek, çöken bir sağlık sistemidir ve bunun sorumluları bellidir.
Yürütme ve denetim görevini elinde tutan kamu yöneticilerinin, sağlık müdürlüğü yetkililerinin, görev ihmali yönünden soruşturulması gerekir. Bu olayda ciddi bir denetim eksikliğine dair güçlü emareler vardır. Yıllardır sürdürülen bu suç düzeninin esas failleri kadar suçun ortaya geç çıkmasından sorumlu olanlar da adalet önünde hesap vermelidir.
Yaşananlar, yıllardır kamuoyunu ve yetkilileri uyardığımız bir gerçeği, Sağlıkta Dönüşüm Programı doğrultusunda uygulanan politikaların halkın yararına olmadığı ve sağlık sisteminde yıkıcı sonuçları olduğu gerçeğini inkar edilemeyecek şekilde ortaya koymuştur.
Sağlık hizmetini sıradanlaştıran, niteliğe değil niceliğe önem veren, hastaneleri ticarethane ve hastaları müşteri haline getiren, sağlığı piyasa kurallarına teslim eden Sağlıkta Dönüşüm Programı sağlık sistemimizi çökertmiştir. Halk sağlığına, hekimlik değerlerine ve sağlık çalışanlarına zarar veren, ülke kaynaklarının bir avuç insanın çıkarına boşa harcanmasına yol açan ve bu son olayda gördüğümüz gibi insanlık değerlerinin ayaklar altına alınmasına neden olan politikalar bir an önce terk edilmelidir. En büyük hayal olarak ifade edilen devasa hastanelere aktarılan bütçenin, diğer alanda duyulan ihtiyaçlar için harcanmaması tercihi, aslında sayısını tam olarak bilemediğimiz kaybettiğimiz bebeklerin ailelerinin hayallerini yıkmış, hayatlarını cehenneme çevirmiştir. Bir bebeğimizin daha bu nedenlerle ölümüne tahammülümüz yoktur. Yıllardır bıkmadan usanmadan söylediğimiz gibi sağlıkta ticaret ölüm getirmiştir. Kar odaklı bu yönetim anlayışı canımızı yakmaktadır ve yakmaya da devam edecektir. Herkese eşit ulaşılabilir, nitelikli ve ücretsiz sağlık hizmetinin kamu eliyle sunulması sağlanmalıdır. Beklemeden, oyalanmadan. Hemen, şimdi…” dedi.
Daha sonra bir konuşma yapan TTB Merkez Konseyi üyesi Prof. Dr. Ali Osman Karababa bir konuşma yaparak, “TTB olarak süreci yakından takip ettiklerini, bu konu üzerine 3 komisyon oluşturduklarını söyledi. Bu durumun sağlıkta dönüşüm programının bir sonucu olduğunu belirtti.”
“Sağlıkta dönüşüm ölüm getirir” ve “Bakan istifa” ve “Sağlık haktır satılamaz” “Sağlıkta ticaret ölüm demektir” sloganlarının atıldığı basın açıklaması daha sonra sonaerdi.