İzmir Sağlık Platformu 8 Ekim 2024 tarihinde, İzmir Tabip Odası toplantı salonunda bir araya gelerek Sağlık bakanlığının yeni bir Aile hekimliği sözleşme ve ödeme yönetmeliği çıkarma hazırlıklarına istinaden konu ile ilgili bir basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasına İzmir Sağlık Platformunu oluşturan, İzmir Tabip Odası, Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası, Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik Dayanışma Sendikası İzmir Şube, Genel Sağlık İş Sendikası İzmir Şubesi, Hekim Birliği Sendikası İzmir Şubesi, İzmir Aile Hekimleri Derneği, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası İzmir 1 ve 2 Nolu Şube, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği İzmir Şubesi, İzmir Aile Sağlığı Çalışanları Derneği, Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği, Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği İzmir Şube temsilcileri katıldı.
Basın açıklamasının açılış konuşmasını yapan, İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhun Özyurt, “Yeni atanan Sağlık bakanı Sayın Dr. Kemal Memişoğlu göreve geldiğinde yaptığı konuşmalarda sağlık sistemindeki daha önceki bakanın oluşturduğu olumsuz havayı bozacakmış gibi bir umut oluşturmuştu ama yeni hazırlanan aile hekimliği yönetmeliğini görünce bu olumsuz havanın bozulmayacağı gibi bir durum çıktı ortaya. Umarım bu sanımız boşa çıkar ve bu yönetmelik çıkmaz.” dedi.
İzmir Sağlık Platformu adına ortak basın metni İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Nuri Seha Yüksel tarafından okundu. Dr. Nuri Seha Yüksel,” Sağlık bakanlığı yeni bir Aile hekimliği sözleşme ve ödeme yönetmeliği çıkarmaya hazırlanıyor. Hazırlığı yapılan yönetmelikle ilgili edinilen bilgiler aile hekimleri ve aile sağlığı merkezi çalışanlarını hayretler içinde bırakmıştır. Birçok konuda aile hekimlerini sıkıntıya sokan, iş yükünü arttıran, hak kaybına neden olan, iş barışını ve güvencesini tehdit eden bu yönetmeliğin detayları can sıkıcıdır. Bu haliyle çıkmasını asla kabul edemeyeceğimiz bu yönetmeliğe biz ”Eziyet Yönetmeliği” diyoruz. Sağlık Bakanı Sayın Dr. Kemal Memişoğlu Göreve başladığı ilk günlerde yaptığı açıklamalarda “hekim açığımız var, ona rağmen sağlık çalışanlarımız özveri ile çalışıyorlar. Biz hekimleri son zamanlarda küstürdük” demişti. Yeni bir başlangıç gibi görünen bu sözler, hazırlanan yönetmelikte gördüğümüz detaylarla anlamını yitirmiştir, hekimler yine ve yeniden küstürülmüştür. Sağlıkta dönüşüm projesiyle kendilerinin uygulamaya soktuğu bir sistemle, hekimle, ebe ve hemşireyle bu kadar çatışan bir yönetim görmek düşündürücüdür. Birinci Basmak sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi ve koruyucu hekimliğin toplumun tüm kesimlerinin ulaşabildiği noktaya getirmenin yöntemini çalışanları cezalandırmak ,hak edişlerinden kesintilere gitmek ve sürekli kontrolsüz şekilde iş yükünü arttırmak olarak gören bakanlık bu büyük yanlışı ısrarla sürdürmektedir. Sağlık bakanı yine bir konuşmasında “hasta ile hekim arasında manevi bir alan vardır, bu alanı hepimizin koruması gerekir” demişti! Bu yönetmelikteki akılları zorlayan paramatreler ve formüller midir bu alanı koruyacak? Eziyet Yönetmeliği ile; Aile hekimleri kendi tercihiyle hastaneye başvuran hastaların oranına göre daha düşük ücret almak durumunda kalacaktır. Hekimlerin bu konuda bir yetkisi yokken sorumluğu ortaya çıkmıştır. Hiç bir hekimin kolluk kuvvetiymiş gibi kendine kayıtlı hastaların hastaneye gitmelerine engel olması beklenemez. Bu bakanlığın sağlığa bakıştaki anlayışını değiştirmesi ile zaman içinde olabilecek bir durumdur. Eziyet yönetmeliği ile; Aile Hekimlerinin kayıtlı olan hastalarını 6 ayda bir görmesi istenmektedir. Bunun olmaması durumunda Aile hekimlerinin belli oranda gelir kaybına uğrayacağı görülmektedir. Farklı yaş gruplarının sağlık kontrolleri bilimsel olarak farklılık göstermektedir. Şikayeti olmayan genç, yetişkin ve çalışan vatandaşların 6 Ayda bir aile sağlığı merkezine gelmesi beklenemez. Bu yönetmelikle yine hekim yetkisi olmadığı halde sorumlu tutulmakta ve maddi kayba uğramaktadır.
Eziyet yönetmeliği ile; Aile hekimlerine yapılan nüfusa dayalı ödemeyi 3500 kişiyle sınırlandırıp, hekimin maddi kaybına neden olmakla birlikte hastanın tercihi olmadan kayıtlı nüfusu düşük başka bir hekime kaydı alınacak, hastalar düzenli takiplerinin yapıldığı aile hekiminden ayrılacak, belki de hastalar kapı kapı aile hekimlerini arayacak, hatta daha tam işlevsel olmayan birimlerde sağlık hizmeti almakta mağduriyetler ortaya çıkacaktır.
Eziyet Yönetmeliği ile; Akılcı ilaç kullanımı ifadesi altında hekimin tedavi düzenlemedeki özerkliği baskı altına alınacak, hasta talepleri karşısında şiddeti körükleyen bir hal ortaya çıkacaktır. Hekim reçete ettiği ilaç sayıları nedeniyle belli oranda maddi kayba uğrayacaktır. Tabii ki süistimallerin önüne geçilmeli, hastaya zarar verecek düzeyde ilaç kullanımı azaltılmalıdır. Ancak bu sağlık bakanlığının uzun vadede yıllardır yarattığı kışkırtılmış sağlık hizmeti talebini arttıran söylem ve uygulamalardan vaz geçmesi, sağlıkta şiddeti önleyecek etkin önlemleri hayata geçirmesi ile mümkün olabilecektir.
Eziyet yönetmeliği ile; Hekimin bilimsel değerlendirilmesi, kaynakların doğru kullanılması için harcadığı çaba ya da toplum sağlığını ilgilendiren çeşitli raporları düzenlerken verdiği doğru kararlar ile değil de, müşteri/hasta memnuniyeti gibi subjektif kriterleri olan bir parametreler hesaplamaya dahil edilerek maddi kayıp yaşamasına neden olunacaktır.
Eziyet yönetmeliği ile; Sözleşme yenileme süreçlerinde keyfi uygulamalar sonucu sözleşme fesihleri kolaylaştırılmaktadır.
Yeni Eziyet yönetmeliği ile yukarıda bahsedilen durumlar akıllara durgunluk veren bir formülle karşımıza çıkarılmakta hekimlerin hakları ciddi şekilde tırpanlanmaya çalışılmaktadır.
Bitmedi ! Yeni Eziyet yönetmeliği ile ASM lerin ; kira, çalışan maaşları ve sigorta primleri,tıbbi malzeme, elektrik ,su ısınma ,internet, temizlik malzemesi ,teknik harcamalar için Cari Gider Ödeneği olarak verilen miktarın bir kısmı kesilip idarenin döner sermayesine aktarılacakmış! Zaten gittikce kötüleşen ekonomik koşulllarda belirtilen giderleri, verilen ödenekle karşılamakta zorluk çeken aile hekimleri, enflasyon oranında bile olmayan ödenek zamlarında artış talep ederken bu kesinti bizlerin gerekçesine anlam veremediği zihnin ve tahammülün zorlandığı bir konudur. Sağlık bakanı Kemal Memişoğlu Meclis Sağlık Komisyonun da ne demişti?” En iyisini yapmaya çalışırken hep beraber, istişareyle, ortak akılla hareket etmek istiyoruz. Sorunlarımızı hep birlikte çözmek istiyoruz ve ne yaptığını sorgulayan bir Bakanlık olacağız. Onun için her zaman desteğinize, fikirlerinize, görüşlerinize ihtiyacımız olacak” ve eklemişti toplumun en uç noktasındakilerin fikirlerini de alacağız. Sayın bakanım işte o kamunun halka değen eli, bahsettiğiniz o en uç nokta tam da biziz! Meslek örgütümüzle, sendikalarımızla, dernekler ve federasyonlarımızla sizin de belirttiğiniz gibi istişarede bulunmadan bu yönetmeliği söylemlerinize rağmen yayınlamayı düşünüyor musunuz? Bu sözleşmenin en can alıcı noktası da hesplama formülü. Şu bilinmelidir ki; bu formülün bölenleri iş barışını bozarken meslektaşları birbirinden,halk ile hekimi ,hekim ile idareciyi bölerek ciddi hak kayıpları yaratırken Çarpanları ise bizim kadar sizi de çarpacak, halkın nitelikli ve sürdürülebilir bir sağlık hizmeti almasına engel olacaktır. Sizlerin sektör olarak, hatta lokomotif sektör olarak gördüğünüz sağlık alnını bizler koruyucu sağlık hizmeti veren aile hekimleri ve aile sağlığı merkezi çalışanları olarak ,anayasal bir sağlık hakkını karşılayan bir kamu hizmeti olarak görüyoruz. Birinci basamakta bu uygulamaya geçilirse devamı gelecek ikinci ve üçüncü basamakta da hekimleri hak kaybına uğratacak adımlar atılacaktır.Bu neden ile, bu tür uygulamalara bütün hekimlerin karşı çıkması gerekmektedir. Bizleri bu karmaşık formüller ile meşgul etmeyin, Bizler sadece eğitimimizin, mesleki birikimimizin,emeğimizin karşılığı olan insanca yaşayabileceğimiz çalışma koşulları ve ücret talep ediyoruz. Bırakın işimizi yapalım.” dedi.
Daha sonra bileşen temsilcilerinin yaptığı kısa konuşmalarının ardından basın açıklaması sona erdi.